باب
النزول عند
إدراك
القائلة
164- Dinlenme Zamanı
Geldiğinde Konaklamak
أخبرني محمد
بن إسماعيل بن
إبراهيم قال
حدثنا سليمان
قال أخبرني
إبراهيم عن
الزهري عن سنان
بن أبي سنان
الدؤلي أن
جابر بن عبد
الله
الأنصاري
أخبره أنه غزا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم غزوة قبل
نجد فأدركتهم
القائلة يوما
في واد كثير
العضاة فنزل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وتفرق
الناس في
العضاه يستظلون
بالشجر ونزل
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
تحت شجرة فعلق
بها سيفه قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لرجل
عنده إن هذا
اخترط سيفي
وأنا نائم
فاستيقظت وهو
في يده صلتا
فقال لي من
يمنعك مني
فقلت الله
فقال من يمنعك
مني فقلت الله
فشام السيف
وجلس وهو ذا
جالس ثم لم يعاقبه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
[-: 8801 :-] Cabir b. Abdillah
el-Ensari anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber Necd
taraflarına doğru bir gazveye çıkmıştık. Ağaçları çok olan bir vadide iken öğle
istirahatı zamanı geldi. Orada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indi ve
insanlar ağaçların gölgelerine dağıldılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir ağacın gölgesine indi ve kılıcını ağaca astı. Daha sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındaki bir adama şöyle anlattı: "Ben
uyurken bu adam kılıcımı aldı ve uyandığımda kılıcı kınından çekip: «Seni
benden kim kurtaracak?» dedi. Ben de: «Allah» dedim. Adam bir daha: «Seni
benden kim kurtaracak?» dedi. Ben yine: «Allah» dedim. Adam bir defa daha:
"Seni benden kim kurtaracak?" dedi. Ben yine: «Allah» dedim. Bunun
üzerine adam kılıcı kınına geri soktu ve oturdu." Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) adama bu yaptığından dolayı bir ceza vermedi.
Tuhfe: 2276
8719. hadiste tahrici
yapıldı.
نزول
الدهاس من
الأرض بالليل
165- Kumluk Bir Yerde
Gece Konaklamak
أنبأ محمد بن
المثنى ومحمد
بن بشار عن
محمد قال
حدثنا شعبة عن
جامع بن شداد قال
سمعت عبد
الرحمن بن
علقمة قال لنا
أبو عبد
الرحمن كذا في
كتابي
والصواب عبد
الرحمن بن أبي
علقمة قال
سمعت عبد الله
بن مسعود يقول
أقبلنا مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم زمن الحديبية
فذكروا أنهم
نزلوا دهاسا
من الأرض يعني
بالدهاس
الرمل فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من
يكلؤنا فقال
بلال أنا يا
رسول الله قال
إذا ننام
فناموا حتى
طلعت الشمس
فاستيقظ ناس
فيهم فلان
وفلان وفيهم
عمر فاستيقظ النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال
افعلوا كما كنتم
تفعلون
ففعلنا قال
كذلك فافعلوا
لمن نام أو
نسي قال وضلت
ناقة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فطلبتها
فوجدت حبلها
قد تعلق بشجرة
فجئت بها فركب
فسرنا وكان
النبي صلى
الله عليه
وسلم إذا نزل
عليه الوحي
اشتد ذلك عليه
وعرفنا ذلك
فيه فتنحى
منتبذا
فخلفنا فجعل
يغطي رأسه
فيشتد عليه
حتى عرفنا أنه
قد أنزل عليه
فأتانا
فأخبرنا أنه
أنزل عليه إنا
فتحنا عليك
فتحا مبينا
[-: 8802 :-] Abdullah b. Mes'ud
anlatıyor: Hudeybiye zamanında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte kumluk bir yerde konakladık. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kim nöbetimizi
tutacak?" deyince, Bilal: "Ey Allah'ın Resulü! Ben tutarım"
dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "0 zaman uyuyun"
buyurdu. Güneş çıkana kadar uyuduk. Ancak içlerinden filan, filan ve Hz. Ömer
uyandılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de uyandığında (namaz konusunda):
"Daha önce yaptığınız gibi yapın" buyurdu. Biz de öyle yaptık.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Namaz konusunda) Uyuyup kalan
ve unutan öyle yapsın" buyurdu. Bir ara Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in devesi kayboldu. Devenin ipinin bir ağaca takılı olduğunu gördüm ve
onu alıp geri geldim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine bindi
ve yolumuza devam ettik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vahiy geldiği
zaman üzerine bir sıkıntı çökerdi. Aynı sıkıntının üzerine çöktüğünü gördük.
Bundan dolayı arkamızda bir kenara çekildi, başını kapattı ve sıkıntısı daha da
arttı. O zaman kendisine vahyin indiğini öğrendik. Yanımıza geldi ve:
"Doğrusu Biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır" (Fetih 1) ayetinin
indiği haberini verdi.
10288. hadiste tekrar
gelecektir. - Tuhfe: 9371
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Dftvud (447) ve Ahmed, Müsned (3657, 3710, 4307, 4421) rivayet etmişlerdir.
خالفه
المسعودي
أنبأ سويد بن
نصر قال أنبأ
عبد الله عن
المسعودي عن
جامع بن شداد
عن عبد الرحمن
بن أبي علقمة
قال قال عبد الله
لما رجع النبي
صلى الله عليه
وسلم من الحديبية
قال من يحرسنا
الليلة قال
عبد الله فقلت
أنا قال إنك
تنام وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من
يحرسنا
الليلة قال
فقلت أنا قال
إنك تنام ثم
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم من
يحرسنا
الليلة قال
وسكت القوم
فقلت أنا قال
فأنت إذا قال
فحرستهم حتى
إذا كان من وجه
الصبح أدركني
ما قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فنمت فما
استيقظت إلا
بحر الشمس على
أكتافنا فقام
النبي صلى
الله عليه
وسلم فصنع كما
كان يصنع فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لو شاء
الله أن لا
تناموا عنها
لم تناموا
ولكن أراد أن
تكون سنة لمن
بعدكم لمن نام
أو نسي
[-: 8803 :-] Abdullah
(b. Mes'ud) anlatıyor: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye zamanında
yanımıza geldiği zaman: "Kim bu gece nöbetimizi tutacak?" diye sordu.
Ben: "Ben tutarım" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen uyursun"
karşılığını verdi ve bir daha: "Kim bu gece nöbetimizi tutacak?" diye
sordu. Yine: "Ben tutarım" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sen uyursun" karşılığını verdi ve bir daha: "Kim bu
gece nöbetimizi tutacak?" diye sordu. Herkes sustu. Bunun üzerine ben
yine: "Ben tutarım" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''O zaman sen tut" buyurdu. Ben de onların nöbetini tuttum. Ancak sabaha
karşı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dediği gibi oldu ve uyudum.
Uyandığımda güneşin kızgınlığı omuzlarımızdaydl. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) kalktı ve (namaz konusunda) her zaman yaptığı gibi yaptı ve:
"Allah uyumanızı
istemeseydi uyumazdınız. Ancak Allah sizden sonrakilere, uyuyanlara ve
unutanIara bu konuda sünnet olsun istedi" buyurdu.
Tuhfe: 9371
الوقود
والاصطناع
بالليل
166- Gece Ateş Yakıp
Yemek Yapmak
أنبأ يعقوب
بن إبراهيم
قال حدثنا
يحيى عن محمد
بن أبي يحيى
قال حدثني أبي
أن أبا سعيد
الخدري أخبره
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم لما كان
بالحديبية
قال لا توقدوا
نارا بليل
فلما كان بعد
ذلك قال
أوقدوا واصطنعوا
فإنه لا يدرك
قوم بعدكم
صاعكم ولا
مدكم
[-: 8804 :-] Ebu Said el-Hudri'nin
bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye zamanlarında: "Gece ateş
yakmayın" emrini verdi. Bir zaman sonra: "Ateş yakın, yemeklerinizi
yapın ve infakta bulunun. Sizden sonra gelecek hiçbir kavim (infakta) sizin ne
bir sa'nıza, ne de bir müd'dünüze ulaşabilir" buyurdu.
Tuhfe: 4441
Bu Hadisi Kütüb-i
Sitte sahipleri içinde sadece Nesai rivayet etmiştir.